Onun evimize geldigi ilk gunu dun gibi hatirliyorum.
1996 yilinin eylul ayiydi. Sokaktan buldugumuz
sevgili sari kizimiz "Findik" annemle muhabbeti ilerletip de annemin evine tasininca (!), kendimizi bir anda boslukta buluvermistik.
Hayvan seven insanlar bunun nasil bir sey oldugunu cok iyi anlayacaklardir. Evet, bu bosluk cok uzun surmedi. Esim evlilik
yildonumumuzu kutladigimiz o Eylul ayinda onu bana yildonumu hediyesi olarak getirdi.
Kucuk, minicik bembeyazdi. Pembe kulaklari, pembe burnu vardi. Patiklerinin
altlari bile pembeydi. ve inanilmaz guzellikte gozleri...
O, tabiatin kendisine bah$ettigi butun ozellikleri toplamis, olaganustu
guzellikte bir "Van" kedisi idi...
Ozel tasima kutusundan cikarilir cikarilmaz ilk isi etrafi tanimak tesebbusu
oldu. Ama o kadar kucuktu ki dolasmayi bile pek beceremiyordu.
Evdeki herkes, annem kardesim ve biz buyulenmis gibi bu minicik beyaz
yaratiga odaklandik. Annem once sanki obur kedimize nazire yapilmiscasini once Findik icin biraz uzuntu duyduysa da pek
fazla uzun surmedi. O da bu minnacik beyaz topu seyretmeye basladi.
Dusuyor, oturuyor, etrafi kokluyor arada birde o kucucuk vucuttan
nasil ciktigini anlayamadigimiz canhiras bir sesle ciyakliyordu.... "Maaaawwwww" !!
Oylece minicik beyaz yumagi gozlerimizi kirpmadan
seyrederken esim bana "hadi adini sen koy" dedi. Oyle ya, bu minige bir ad vermek gerekiyordu. Ustelik bana hediye edildigine
gore adini da benim koymam.. Ama ah !! hic bir isim gelmiyordu aklima.. Once beyazla ilgili olasi butun isimleri aklimdan
gecirdim saniyenin binde biri kadar bir hizla !! Pamuk, köpük, vb...!! Yok hicbiri bu kucuk yaratigin tipine uymuyordu
sanki... Sonunda esim dayanamadi ve ben koydum bile dedi.. "Yumos" !! Yumos..... hic de kotu gelmiyordu kulaga ama ne bileyim
sanki beyaz rengi de akla getirmiyordu.. "Yumos" !!
Olsun "Yumos" olsun dedim...
Adi "Yumos" oldu ve tescil edildi... Yumos'u ilk geldigi aksam annemle
birakarak disari ciktik. Geldigimiz zaman bize Yumos'u anlatti. Annem, TV seyretmek uzere koltuga oturmus, bir muddet
sonra da basinin uzerinde bir agirlik hissetmis, basini bir yoklayinca bakmis ki Yumos tam tepesinde kivrilmis uyuyor. Dediki annem, "bu bitirim simdiden basimiza cikti bile"... !!!!
Sonraki gunler artik Yumoslu gunlerdi.. Onun yurumesi, uyumasi, mama yemesi
bizim icin harika anlardi.. Hele cikamadigi sandelyelere iki patisiyle tutunup sallanmasi ve bunu seyretmek doyumsuz bir zevkti
bizim icin....
Ve nihayet Yumos gercekten de evin hanim agasi oldu..
Annem hem onu hemde eski kedimiz Findigi inanilmaz sevdi. Annemden sonra
da bu gorevi kizkardesim devraldi.
Kedimiz Findigin olumunden sonra da Yumos, yanliz bizim evin degil, diger
evinde kizi olmustu..
Yumos artik "iki evin bir kizi idi"... !!!
Yumos, hala hanimagaligina devam ediyor, ustelikte hepimiz karsisinda
mum gibi duruyoruz..
O, dunyanin en tatli yaratiklarindan biri.. evimizin doyumsuz nesesi....
!!